
Türk futbolunun ve spor kamuoyunun unutulmaz isimlerinden Metin Kurt, sadece sahadaki oyunuyla değil, sporun emek boyutuna kattığı bilinç ve mücadeleyle de hatırlanıyor.
Cumhuriyet yazarı Erol Dolu, “Futbolun Spartaküs’ü: Metin Kurt” adlı yazısında 24 Ağustos 2012’de hayatını kaybeden Metin Kurt hakkında yazdı. Hem kişisel tanıklıklarına hem de Kurt’un spora kattığı değerlere değinen Dolu, Metin Kurt’un sporculuğunun ötesinde nasıl bir düşünce insanı ve mücadeleci bir figür olduğunu belirtti.
Metin Kurt’un Galatasaray’dan Kayserispor’a uzanan futbolculuk kariyerinin yanında, sporda sendikalaşma fikrinin de öncüsü olduğundan bahseden Dolu, şunları yazdı:
24 Ağustos 2012 Cuma günü telefonum çaldı, arayan İstanbullu Ertan Yıldırım ağabeyimiz “Erol Metin Kurt vefat etmiş, başın sağ olsun” dedi. Ardından televizyonda haberlere baktım; Türkiye’de yalnızca futbol için değil, Türk sporu için yaşamını emek mücadelesine adayan Metin Kurt’un ölüm haberi veriliyordu. Ben de onu yakından tanıyordum.
‘SPORTMENCE’ DERGİSİ
1981 yılıydı, Ankara’da bir gazete bayisinde “Sportmence” adlı bir spor dergisi gördüm. Dergiyi alıp inceledim. Bu dergi yalnızca futbol yazan bir spor dergisi değildi; tüm spor dalları konusunda haber ve yorumlar içeriyordu. Derginin sorumlusu da Metin Kurt olarak belirtilmişti.
Derginin birinci sayısında yazmış olduğu başyazıda Metin Kurt, “Yola ‘sporda söylenmeyen ne var ise’ diyerek çıktık. Şimdi davul boynumuzda dolaşıyoruz aranızda. Gümbür, gümbür gümbürdetiyoruz, bilin ki çıkan sesler ürkütmez bizleri. Sen minik yavrum, yeşilliklerine göz dikenler oldu. Futbolcu kardeşim, yıllardır çağdaş arenalarda gladyatörlük yaparsın. Getir sorunlarını birlikte gidelim üzerine.
Amatör sıfatlı sporcularım, acı ızdırap ve gözyaşından başka kazancı olmayanlar. Her gün kendi kendine spor için tamam mı, devam mı sorusunu yenileyenler. Sporda ulusumuzun yüzünü güldürmek için bir ömür boyu ağlamayı göze alan bizim yiğitler. Sizlere uzattığımız dost elidir, gelin kucaklaşalım. Antrenörlerimiz, nerede bir suçlu aransa ayağa kaldırılan dert küpleri, spor aşkıyla seyyah olup Anadolu yollarını aşındıranlar, aklınızla yüreğinizle gelin aramıza.
Sevgili beden eğitimi öğretmenlerimiz, göstermelik beden eğitimi dersleriyle yok olan öğretmenlerimiz, sağlıklı yaşam katkımıza can kat, heyecan kat. Spora gönül vermiş yöneticiler, sizler de katılın aramıza. Ve cefakâr taraftarlar, yemeden içmeden biriktirip, stat kasalarını dolduran, kâh coşup kâh ağlayanlar. Sizler için perdeyi aralamak boynumuzun borcudur” diyerek işe başlıyordu.
‘ÇOK OKUYAN BİR SPORCUYDU’
Metin Kurt 1970’li yılların ortalarında Türkiye’de spor camiasında fırtına gibi esiyordu. Kendisi Galatasaray’ın futbolcusu olarak yalnızca futbol ortamında değil, genel sporda da örnek alınacak bir isimdi. Başta futbol olmak üzere tüm sporcuların nasıl haksızlığa uğradığını gözler önüne sererek vermiş olduğu mücadele ile spor kültüründe verimliliği ortaya çıkarmıştı. Kendisi çok okuyan bir sporcuydu. 1976’da Galatasaray’daydı; futbolcuya sorulmadan mukavele uzatılmasını haksız buluyordu. Bu nedenle protesto için sakal dahi bırakmış ve yöneticilerle anlaşmazlık sonucu bir sonraki sezonda Kayserispora transfer olarak orada futbol yaşamını tamamlamıştı.
Bundan on yıl kadar önce Orhan Ayhan tarafından hazırlanan bir televizyon programında Metin Kurt anlatılıyordu. İsmet Tongo, “Metin Kurt’un Galatasaray’da oynadığı yıllarda Galatasaray’ın Nice takımıyla Fransa’da bir maçı vardı. Fransız basını bu maça çok az yer verirken, Metin Kurt’a sporda verdiği mücadeleden dolayı bir tam sayfa ayırdı” demişti.
Aynı programda Engin Verel “Futbol hayatımda Metin ağabeyi (Metin Kurt’u) kendime örnek aldım. Çünkü kendisinin spor yaşamı yalnızca sahada oynadığı futbol ile değil, tavırlarıyla sporda örnek bir kişiliği vardı. Metin ağabey çok okuyan birisiydi” diyerek Metin Kurt hakkında bilgi veriyordu.
Metin Kurt, Türkiye’de sporda sendikalaşmayı savunan ilk futbolcuydu. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.